1 Ocak 2008 Salı

Yeni yılda İstanbul'da

Ah güzel İstanbul, ondört sene önce ayrıldık İstanbul'dan. Otuzdört sene oturduktan sonra daha sakin bir yerleşim bölgesinde oturmak için taşındık. İstanbul'u terk ettik. Çocuklarımız çok rahatsız oldular.Orada doğup büyüdükten sonra alışık oldukları çevreden kopmak, arkadaşlarından uzaklaşmak onlara çok ağır geldi. Yerleştiğimiz yeri çok yadırgadılar. Devamlı şikayet edip ağladılar.Hepside teker teker evlenip, İstanbula geri döndüler. Baba ve anne yapayalnız kaldık.
Yavrularımız uçup gitmişlerdi gerisin geriye . Ana babayı özleyip hafta sonu gelip gidiyorlardı. Bazen bizde gidip onlarda kalıyor, zamanla olan torunlarımızı, kendilerini görüp dönüyorduk. Gerçi hala öyle yapıyoruz. Bayramlarda toplanıp gelirler. Evimiz şenlenir . Yeni yıl kutlamalarını hep yalnız yapıyorduk. Bu yıl değişiklik olsun diye ortanca kızımın evinde toplanmaya karar verdik. Kardeşlerine de haber verip hep bir araya geldik.
Ben İstanbul'a ne zaman gitsem oltamıda götürürüm. Evde akşam için bazı hazırlıkları yaptıktan sonra damadım ve torunumla birlikte Eminönü'ne geçtik, baba oğul onlar Sirkeci'ye geçip alışveriş yapacaklar, bende köprüden olta atacaktım. Öylede oldu. Onlar Sirkeci'ye gittiler, bende köprüde avlanmaya başladım. Tutulan balıklar istavritti ama kıraçadanda küçük yavrulardı.
Ben tuttuklarımı iğneden alıp denize attım. Arada büyük de gelmişti onlarıda orada avlanan bir avcıya verdim. Gelmişken biraz vidyo çekimi yapayım dedim. Tam başlamıştım ki baba oğul geldiler. Beraberce eve döndük. Başladık kızımla hazırlıklara.Vallahi kısa zamanda neler yapmadıkki. Tam işimizi bitirdik, başladılar yavaş yavaş gelmeye. Torunlar, damatlar, gelin derken bir curcuna ki sormayın. Ben yemeğimi zor yedim çünkü gözlerimin üzerinde bir ton ağırlık vardı . Biraz uzanayım da gözlerim hemde bedenim dinlensin derken uyuyup kalmışım. Çocuklar yıldız dökenleri yakıp neşelenmişler, bağırıp çağırmışlar ama kim duyar. Sanki afyon yutmuş misali uyumuş kalmışım.Damat gelip uyandırdı haydi anne gidiyoruz diye .
Gece yola koyulduk, eve geldiğimde uykumu almış olacağım ki sabaha kadar oturup, saat dört otuzda yattım. On otuzda kalkıp günlük işlerimle oyalandım. Düşündüm, sık sık İstanbul'a gittiğimdenmidir yoksa oturduğum yerin sakinliğinden mi, tekrar geri dönüş yapıp İstanbul'da oturmak hiç cazip gelmedi. O güzel şehir bana kalabalığı ile, trafik sorunu ile ve semtlerin birbirine olan uzaklığı ile çok yorucu geldi. Nekadar kalabalık olmuş, her gelişimde sanki daha farklı görüyorum. Gezmeye gitmek daha akıllıca bana göre. Severek oturanlara mübarek olsun. 2007 gitti, yeni yılımız herkese mutluluk, bolluk ve sağlık getirsin. Ülkemiz huzura kavuşsun. Amin.

Hiç yorum yok: