19 Ocak 2008 Cumartesi

HOŞGELDİN YARAMAZ PAMUK

Diğer iki kedim de beni istemeden terk ettiler. Çünkü Kartopu isimli kedimi çaldılar. İkincisi pamuk olanı da evden oynamak için, sokağa kaçtığı gün köpek parçalamıştı. Üzüntümden aylarca gözyaşı döktüm. İkiside beni çok üzüntüye boğdu. Küçücük yavru iken alıp büyütüyorsunuz, ondan sonra hayasızın birisi gelip alıyor veya bazı sebeple ölüyor. İnsan o kadar alışıyor ki ailenin bireyi gibi kabulleniyor. O kadar üzülmüştüm ki eşim bana bir daha evde hayvan beslememi men etti. Etti ama ben hep arayış içindeydim.Her ağzımı açıpda kedi lafı etsem( sakın ha)derdi. Kendisi aniden vefat edince artık kedi almamda bir sakınca görmedim. Dün, yani ayın onsekizinde, damadım Enver ile dişçiye gitmek için buluşacaktık. Bana telefon edip istediğim gibi bir kedi bulduğunu söyledi. Görmeden almayacağımı söyledim. Ama içim içime sığmadı. Erkenden evden çıkıp faturalarımı ödeyip ,verdiği adrese gittim. Kendiside orada idi. Kafesin içine satılmak için konmuş kediyi gördüm. Ankara kedisi idi onbir aylıkmış. Görür görmez kanım kaynadı o kadar sevindim ki kaybettiğim kedilerimi bulmuş kadar sevindim.Taşıma sepeti alıp içine koyduk.Mamasınıda alıp heyecanla eve geldim. Biran evvel sepetinden çıkarmak için nasıl heyecanlandım anlatamam.
Kendisini serbest bıraktım başladı evin orasını burasını koklamaya, gezinip miyav miyav deyip ara sırada bacaklarıma sürünüp sanki teşekkür ettiğini sanmıştım. Meğer hayvancağız eski yerini istiyormuş, yada ben öyle anladım. Evde bazı işlerim vardı onları hallettikten sonra kendisini kucağıma alıp sevmek istedim,f akat bana inanması zor ama gerçek olan, bir pati attı.
Bu onun tokatı idi. Ben de onu kucağımda sıkıştırıp (anneye pati atıyorsun ha) diyerek poposunu
azıcık mıncıkladım.Öyle bir dönüp bana pençe attı ki, sol gözümden aşağı tırnaklarıyla sıyırdı.
Canım öyle yandı ki, aynı anda gözüme kan doldu. Öyle derin tırnaklamıştı ki, yüzümün sol tarafından kıpkırmızı kan akıyordu. Bir türlü kanı durduramadım koştum mutfağa dolaptan donmuş bir paket alıp yüzüme koydum, fakat hala kan akıyordu. Bir saaten fazla uğraştım kanı durdurmak için. İşim bitip oturunca gelip karşıma oda oturdu. Bende kendisi ile konunuşmayabaşladım. (Seni utanmaz seni ben seni sevgiyle alıp getirdim, sana mamalar aldım, seni sevmek istedim bana yaptığına bak. Seni utanmaz seni. Defol gözüm görmesin, defol). Dedim. Yüzüme öyle baktı ki sanki ne dediğimi anlamış gibi idi. Kanepeye uzandım;TV seyretmek için, hemen yanıma atladı yüzüme doğru gelmeye başlayınca ben şahsen korktum.(Defol gözüm görmesin seni) dedim.Hayvan odadan çıktı. Birdaha da yanıma gelmedi.
Sabah olunca kendisini aradım evin içinde kaybolmuştu. Aramadığım yer kalmadı. Kapalı oda kapılarını bile açıp baktım yok. Yok kedi kaybolmuştu. Ay çıldıracaktım sanki. Yok hiçbir yerde bulamıyorum. Dişçi ile de randevum var, evden çıkmam lazım. Bulamayınca bu defa höflendim. Bu hayvan iyi saate olsunlardanmı diye. Çünkü çok akıllı olduğunu anlamıştım .Ben onunla konuşurken öyle bir dinleyişi vardı ki, sanki senin konuştuklarını anlıyorum der gibiydi.
Tam kapıdan çıkıyordum ki geri dönüp bir daha aradım. Masa örtüsü sandalyenin üzerine sarkmış oda örtünün altına girmiş beni görünce kulaklarını dikti geri geri çekildi. (Gel kızım barışalım) dedim elimi uzatınca patisi ile elimi itti.(Vay hanımefendi hem suçlu hemde güçlüsün demek öyle ha ) deyip evden çıktım.Döndüğüm zaman hala orada idi ve gelmiyordu. Az daha beni kör edecekti, çünkü göz kapağımdan aşağı doğru yırtmıştı yüzümü.Şimdilik kendisine yüz vermiyorum, bakalım ne zaman barışacağız. Hanım efendi öylesine mağrurki resimde göründüğü gibi. Hiç yüz vermiyor. Birazda haklı gibi çünkü olanlardan sonra o barışmak için yanıma gelmişti ben onu kovunca gücüne gitti.

Hiç yorum yok: