24 Ekim 2007 Çarşamba

gölet

Burası Gölcük kasabasının beldesi olan Ulaşlı. Dağdan tarafta ana yola on dakikalık bir mesafede yer çökmesiyle oluşmuş bir gölet var. Her taraf ağaçlarla kaplı bir yer. Sahibi olan kişi orada ördek besliyor, sandal koymuş insanlar o küçük suda gezinti yapıyorlar. Kendin pişir kendin ye ama serviside var.
Ben oraya ailemle birkaç defa gittim . Böcek sesinden başka ses yok, tam kafa dinleyecek bir yer. Çok beğendim ve resmini yapıp duvara astım. Her bakışımda kendimi orada imiş gibi hissediyorum. Yolunuz düşerde Gölcük yolundan geçerseniz uğrayın derim.
Günümüzde yakın çevrelerde böyle sakin yerleri bulmak zor oluyor. Piknik yapıp yolunuza öyle devam edersiniz.



19 Ekim 2007 Cuma

Fırtına


Güneş beni çok rahatsız ettiği için olacak ki, ben coğunluğa nazaran kapalı havayı daha çok seviyorum. Tuhaf gelecek biliyorum ama ben böyle havalarda rahat ediyorum sakinleşiyorum.
Bu resmi çok severek yaptım. Kızlarım garip buldular, iç sıkıcı geldi onlara.

Halıdere'de balık avı

Bu fotoğrafta torunum Serra ile Halıdere'de avdayız. İskeleye çıktık oradan avlanıyorduk. Annesi sahilden resmimizi çekmiş.Henüz sekiz yaşında idi. Delikanlının biri ona yem takmayı öğretiyor.Karşı görüntü Körfez, eski adı Yarımca idi.

Karadeniz de gün batımı

Bu manzara Karadenizin en güzel şehirlerinden biri olan Sinop yamaçlarından. Karadenizin güneş batarken görüntüsü, insanı dinlendiren, huzur veren görüntü. Benim büyükbabam da Sinoplu' imiş.
Ben kendisini hiç görmedim çünkü ben çok küçükken vefat etmiş. Nedense Sinop denince aklıma hemen büyükbabam gelir.Sinop'a karşı da ayrı bir ilgi duyarım.Ülkemde birçok yerlere gittim, Rizeye kadar. Fakat düz geçiş yaptığımızdan Sinop'a uğramadık. İlk fırsatta görmeyi kafama koydum. İnşallah Allah bu geziyi bana nasip eder. Bu manzarayı televizyondan görüntüyü durdurarak yaptım.

18 Ekim 2007 Perşembe

Zeytin bahçesi

Burası Balıkesir'de bir zeytin bahçesi ve havuzu. İlkbaharda bahçenin güzelliğine hayran oldum. Gürül gürül akan su insanın içini ferahlatıyor. Yosun tutmuş bu küçücük yalak misali havuza ayaklarımı sokup, çocuk gibi oynamak içten bile değil. Oluktan devamlı akan suyun sesi, havanın serinliği, mis gibi temiz hava insana hiç günün bitmesini istetmiyor. Resmetmem doğal değilmi?.

Gelincikler

Gelinciği çok severim. Beni çocukluğuma götürür gördüğüm zaman. Bu görüntü Adana dolaylarında adeta ekilmiş gibi, göz alabildiğine her taraf kıpkırmızı, sanki al bir örtü örtülmüş, yakınlardan bakınca aradan yeşiller ,sarılar bambaşka bir görünüm oluşturuyor.Çocukken şişeye limon tuzu, üzerine de gelinciğin taç yapraklarını koyar üzerini su ile doldururduk. Sonra o şişeyi güneşe koyar iki gün bekletirdik. Şeker ilavesi ile limonata gibi içerdik. Faydalı olduğunu ilerki yaşlarda öğrendim. Bunuda ben resmettim.

Balığa hazırlık

Balığa çıkmak için hazırlık yapan kişiyi resimledim. Geç kalan arkadaşı kayığa almaya nazlanıyor ama biraz sonra onuda alıp mezgit avlamaya gidecekler.
Ben fotograftan çok resimle anlatmayı tercih ediyorum. Hem duvarlarımı süslüyor hemde anılar devamlı gözümün önünde oluyorlar.

Rengarenk yelkenler

Burası Ortaköy de bir sahil, yelken yarışını seyretmeye gitmiştik .O günün anısına resmettim.

ARKADAŞIM



Bu resim arkadaşım Ayhan'la benim piknikte bulgur pilavı yerken çekilmiş fotograftan tuale yağlı boya olarak aktardığım eserlerimden biri. Canım arkadaşım, kendisini çok severim. Çok vefalı, fedakar, temiz ruhlu bir insan.

17 Ekim 2007 Çarşamba

SONBAHARDA BALIK AVI


Burası Değirmendere sahili, bunlar da benim balıkçı arkadaşlarım. Resmetmek istedim. Onlar beni her gördüğünde ablalarını görmüş gibi sevinirler.
Karşı sahil de Altmışevler. Kıyıda manzara çok güzel, bayılıyorum oradan avlanmaya. Değirmendere'nin insanları çok cana yakınlar, medeni, modern kişiler. Depremden önceki hali çok doğaldı.Hele bir parkı vardı, ulu çınar ağaçlarının gölgesinde oturmaktan büyük keyif alırdım. Koca parkın yarısı denizin dibini boyladı maalesef. Yeniden yapılandırdılar ama eski güzelliği kalmadı desem yalan olmaz.Üzerinde balık avladığımız iskeleler çöktü. Denizin içinde kayboldu, gitti. Her görüşümde içim acır.

16 Ekim 2007 Salı

BALIKÇI ARKADAŞLARIM

Diğer bir hobim de balık avlamak, balıkçıların resimlerini yapmak bana büyük keyif veriyor.Bunlar benim balıkçı arkadaşlarım İzmit Halıdere'den.
Sık sık balık avlamaya giderim. Ne soğuk ne de sıcak hava vız gelir. Aklıma her gelişinde benim çantam her zaman hazır beni bekler. Çünkü balıktan gelir gelmez hazır vaziyete getirir, yerine koyarım.
Bu işten büyük keyf alır ne uyku ne yemek nede su vallahi hiç aklıma gelmez. Her tuttuğum balık ayağımı yerden keser, başımı döndürür. Bu tatlı bir hastalık, bir tutku. Her türlü malzemem var istediğim takımları kendim hazırlarım, iğneleri balığına göre bağlarım. Hiç hazır takım kullanmam. Balık tutmak kadar oda çok zevkli inanın.
Aklıma eser bir olta kamışı alırım, evde olduğunu hemen unuturum ve sevdiklerime hediye ederim. Buda beni çok mutlu eder.
Kıyıdan avlanırken herkesten çok tuttuğumda, diğerlerinin yan yan bakmaları yokmu ne keyifli bir bilseniz. Orada herkes arkadaş oluyor, insanlar birbirine yardım ediyor, bir dahaki sefere rastlaşınca selamlaşmak da ayrı bir keyif.

Orada olmaktan mutlu oluyorsunuz. Balığın kıt olduğu aylarda hiç tutamadan da eve dönüyorum fakat hava aldım spor yaptım tesellisi de var.
Sizlerle bir anımı paylaşmak isterim. Bir kaç yıl önce şubat ayında kız kardeşime gittim. Davutlar'da yazlık evleri var . Hafta sonu değişiklik olur dediler, gittik. Ama öyle soğuk bir gündü ki hem yağmur hem de ayaz içimizi titretti.
Kız kardeşim sen oltanı alda iskeleye git ayağımın altında dolaşma deyince,
_Tamam dedim iyice giyinip fırladım dışarıya.
İskelenin başına gittiğim zaman altı adamı gördüm.
Biri orada kaldı beşi benden tarafa doğru geldiler.
_ Biz bir saatten fazla uğraştık boşuna yorulma dediler.
_Evden beni kovdular geri dönersem döverler, deyince gülüp gittiler.
Sahilde kalan genç birisiydi o rüzgarlı havada çapara açmaya çalışıyordu. Selam verip oltamı hazırlamaya başladım.
_Abla dedi sesi soğuktan titreyerek çenesiyle işaret edip gidenleri gösterdi, bir saaten fazla uğraştılar hiç boşuna üşüme.
_Sen neden gitmiyorsun bak çenen titriyor dedim, güldü elindeki çaparayı açmaya çalışıyordu.
Kamışı açtım rapalayı klipse takıp fırlattım denize, haydi rast gele dedim.
İlkinde boş çektim. Bir daha attım makarayı daha birkaç sefer sardım ki zınk diye bir ağırlık, eyvah bir yeremi takıldı dememe kalmadan balık olduğunu anladım. Aman Allahım bu ne ağır şeydi kamışı yere koyup elimle toplamaya başladım misinayı. İskeleden aşağı baktım sevinçten, gururlandım.
Balığı çıkardım yukarı ama nereye koyacağımı bilemedim, genç adam hala çaparasıyla boğuşuyordu.
_Bak dedim birazda gururla, şişinerek eee kolaymı beş adam balık tutamamıştı ben gelir gelmez hemde ne balık kocaman bir levrek.
Genç adam imrenerek baktı gözler fal taşı gibi oldu.
_Ya abla beş adam ayrı ayrı uğraştı birşey tutamadılar sen ne ballıymışsın, dedi.Eeee misina yerde kaldı makaraya sarılması lazım. Fakat balığı yere koyamıyorum, yere koymayı akıl edemiyorum.Başım döndü bulunduğum yeri bile farkedemez oldum. Delikanlı ya dönüp,
_Şu misinayı makinaya sararmısın dedim.
_Sararım abla dedi çaparasını yere bırakıp sardı kamışı da elime verdi.
Teşekkür edip ayrıldım, ama neden öyle yaptım hala anlamış değilim.
Bir elimde kamış öteki elimde balık evin yolunu tuttum.
Balıkçı kulübesinde sundurmanın altına oturmuş adamlar karşıdan beni o halde görünce ayağa kalkıp bana bakıp gülümsediler.
Ben onların baktığını görünce daha çok heyecanlandım. Onlar tutamamışlardı ya, titreyen dizlerim gövdemi çekemez oldu.İnanmıyacaksınız ama öyle titredim ki felç olduğumu sandım. Sağ dizim her iki üç adımda bükülüyordu. Eve kendimi zor attım. Bahçe kapısından
_Baba diye seslendim.
_Efendim diyerek babacığım geldi, ona tuttuğum balığı sevinçle gösterdim.
Kız kardeşimle kocası da geldi.Kardeşim hemen,
_ Hıh parayla almış ben tuttum diyor.Ne çabuk, az evvel gittin ya sırf eve gelmek için balık almış, dedi.
_ Vallahi almadım ben tuttum, dedimse de o hala israrla,
_O zaman birisi verdi dedi. Arkadan bir erkek sesi,
_ O balığı kimse kimseye vermez yenge biz karşıdan gördük, dedi sitenin bekçisiymiş.
Ne havanın soğukluğu nede yağmur vardı ben uçmuştum. Eve dönene kadarda hiç üşümediğimi farkettim. Herkese tavsiye ederim en güzel terapi, doktorda ne işiniz var.Hem dinlenin, hem balık avlayın, hemde spor yapın bedava.
Balık avlayanlara rast gele.

HOBİLER

Herkesin bir hobisi olur. Benim hobilerim çok, çünkü herşeyden büyük zevk alarak ve öğrenme merakıyla yaşayan biriyim . Hobilerimin arasında resim yapmak da var. Bu çiçekleri damadım Enver anneler gününde getirmişti .
Ben de onları ölümsüzleştirmek istedim. Zevk alarak yaptığım bu resmi umarım beğendiniz.

ACİZLİK

Acizlik ne kötü, bilgisizlik insanı ne zor durumlara sokuyor. Bilgisayarımı oğlum hediye etti ben oyun oynayayım da sıkılmayayım diye.Ben bu nimetten faydalanmayı düşündüm,fakat hiç birşey bilmiyorum hakkında.Kızım Lale ile gelinim karşıdan beni yönetiyorlar,birşeyleri öğrenmem için, fakat hem onları hemde kendimi deli ediyorum. Bugün bu sayfayı açmak için altı saatimi harcadım ve onları yordum. Meğer nokta konmayacak yerlere nokta koymuşum. Hele şükür oldu, Lalenin son müdahalesiyle bu iş tamamlandı. Beynim ağrıdı, sinirlerim bozuldu. Bir kursa gitmeyi düşündüm.
Neyse halloldu. Şükürler olsun.