13 Temmuz 2008 Pazar


Üsküdar ın görüntüsü:
sarayburnu na yanaşan ,deniz ismindeki yolcu gemisi:
Sarayburnu:
Karaköy de, kadıköye yolcu taşıyan gemilerin yanaştığı iskele:
Eminönü iskelesi:
Eminönü ve yeni camii:

12 Temmuz 2008 Cumartesi



Ortaköy camii:
dolma bahçe sarayı:
Dört temmuz da Galata köprüsüne balık tutmaya gittim.Sabah erken saatler de balık varmış, ben gittiğim zaman saat onbir olduğun dan,balıkda çekilmiş ti. .Köprü altına inip bir kafede gölgede, denizi seyrederek kahve içtim.Eve dönerken,vapurda n bol bol resimler çektim.Otuzdört sene İstanbul da oturduktan sonra ,başkabir ilde ikamet edipde İstanbul u ziyarete gelmek çok derin duygular yüklüyor insana.Çocuklarımın İstanbul da oturmasından dolayı sık sık gelip geziyorum.İstanbulda yaşarken bu güzellikler olağan geliyordu fakat,dışardan gelene ayrı görünüm sunuyor.Bütün güzelliklerinin farkına varıyor insan.Doyumsuz, bu güzelliğin kıymetini bilmek lazım diyorum.Maalesef İstanbulu İstanbul olmaktan çıkardılar diyenlere katılmamak elde değil.Yapılan çirkin binaların,sipsivri görünüşleri,tarihi birçok yapının görüntüsünü kapatıp kirliliğe yol açmış.Görüntü kirliliği oluşmuş.Bu kirliliğin burada kalması dileği ile...

8 Temmuz 2008 Salı

zihindeki cinayetler

.Dün akşam birden aklıma gelenleri yazmak istedim;
Derken aklıma Fatma isminde bir komşum geldi,nerden nereye.Hem güldüm hemde arka arkaya düşünmeye başladım.Tanıştığım bazı arkadaşların anlattıklarından;Bundan iyi bir hikaye çıkar yorumunu yaptım.
Bu fatma abla daha yedi yaşında iken anne ile babası ayrılmışlar.Ailenin maddi durumu iyi olduğundan geçim sıkıntısı çekmemişler fakat baba özlemi yemiş bitirmiş. Benimle ilişkisi çok iyi idi beni severdi.Benden hayli büyük,ben ona abla derdim.yıllarca bir apartmanda komşuluk yaptık hatta beni safranbolu ya köyüne götürüp orada ondörtgün misafir etmiş ti .Kendisinin de çocukları ve torunları vardı.Çok güler yüzlü,misafir perver,cömertti.Dindar ama ileri görüşlü bir hanımefendi idi.Eşi ile son derece iyi ilişkileri olduğunu anlatır Allah razı olsun çok iyi birisi derdi .
Kendisine hem babalık hemde kocalık yaptığını bunca sene gözünün üzerinde kaş var dedmedi derdi.Yedi defa da hacca gittiklerini ,bunu kocasının istediğini anlatır güler di.Annese de köyden zaman zaman yanlarına gelir bikaç ay kalır tekrar köyüne dönerdi.Bu kadar iyi ve dindar olan kişinin bir gün annesine (babam öleceğine keşke sen geberseydin) dediğini duyunca şok olmuştum.Demekki annesini hep zihninde öldürüp duruyordu. Çocuklukta akıllarına takılan olguları bazı kimseler atamıyorlardı demekki..
Yan apartmanda oturan,benimle yaşıt arkadaşım Ayhan Hamım vardı.Aklıma o geldi.Ne kadar saf,nekadar iyi yürekli,hamarat,cömert bir kişiliği vardı.O tam bir saftirik ti.Onda çocuk saflığı vardı.Kocasıda bu yanını algılamış olacakki tanıdığı birkaç kişiden başkası ile arkadaşlık etmesini istemez ona baskı yaparmış.Adamcağız beni tanıdı karşılıklı sohpetlerimiz de oldu.Hatta ortanca kızım evlenirken ,evinin eşyalarını yerleştirmek için ayhan can attı ve gideceğimiz yerin uzaklığından kocasının izn vermemesinden hayli endişelendi.Ben bir deneyeyim bakalım ne diyecek dedim ve denedim.Adamcağız (hayhay sizinle dünyanın öteki ucuna kadar gidebilir hiçbir sorun olmaz ) dedi.Birgün Ayhanın kollarında çürükler gödüm ne olduğunu sordğumda kocasının yaptığını birdaha benim istemediğim yere gidersen bu kolları kırarım,dediğini söyledi.
arkadaşlığımız yıllarca sürdü halada devam ediyor.Zaman zaman kocasına beddua eder( Allahtan korkmasam şu adamı öldürmek geliyor içimden.)der arkasındanda gülerdi.Hatırlayınca bende güldüm (alsana bir katil daha dedim.)
Adanalı bir komşum vardı adı Şükran ;Kocası da Adana lı idi.Adanalı erkeklerin çapkınlığı da hayli meşhurdur.Çok güzel uzun boylu esmer,alımlı bir hanım olanŞükran'ı kocası hep aldatır oda farkında değilmiş gibi davranırmış.Kocanın geliri yerinde,yaşam düzeyleri oldukça yüksek fakat hanımın hiçbir güvencesi yok yemek pişirmek ve evişlerinden başka elinden gelen birşey olmadığından kendine güveni de yok.
Bir kızı birde oğlu vardı.Anakız artık bu adamın yaptıklarından kafayı yemişler,kız daha gelişme çağında olduğundan bir türlü hazmedemiyordu.
Kızcağız birgün hışımla yanıma geldi bende misafir ağırlıyordum,onu gözleri dışarıya fırlamış ,burnundan soluyarak görünce hem korktum hemde endişe ettim.(ne oldu neden böylesin ?)diye sorarken annede arkadan geldi.Söylenerek içeriye girdi.Artık gözleri iyice dönmüş olacakki tanımadıkları kişilerin yanında ana kız başladılar konuşmaya .Evlerindeki en mahrem şeyleri anlatıp hiddetlenerek ataşli ,ateşli anlatıyorlar kah ağlıyor,kah sinirinden de gülüyordu.Epey kafamızı şişirdiler.En sonun da kızı patladı(bu adamı öldüreceğim içimden bir ses bana gebert şu herifi diyor)diye bağıra bağıra öfkesini kusutu.Tabiiki öldürmedi ama o semtten de taşınıp gitmişler di.Vay be dedim kendi kendime bak bunlarıda hatırladım herşey çorap söküğü gibi gelmeye başladı aklıma.
Birden aklıma komşum Lütfiye geldi Bu komşuları yeni evimize taşındıktan sonra tanımıştım.
Laf lafı açar hesabı birgün konuşurken bana kocasını şikayet etti.Kendisini döğdüğünü Oğlunun karşı çıkışlarını anlattı Onun da kızı yanımızda oda arasıra lafa karışıyor bazı meseleleri anlatıyordu.
Kadıncağız( birgün o kadar düşündüm ki başım ağrıdı.Bu adamdan nasıl kurtulurum diye habire düşündüm.İşten gelince kendisine bir kahve yaptım cezveye nekadar uyku hapı varsa doldurdum kahveyi pişirip birazda cilve yaparaktan adama götürdüm tam alacağı zaman kapı çaldı kendisini bir arkadaşı aradı kapı önünde başladılar muhabbete derken kahve soğudu bırak kalsın da yemek yiyelim dedi kahveyi içiremedim.Ertesi gün kafama koydum ya hadi kızım babana bir kahve yapda yorgunluğu gitsin dedim ilaçları gene doldurdum cezveye ama tam kahveyi alacakken eli çarptı kahve yerlere döküldü .ben bunu bir daha denedim her yaptığım kahvenin başına bir iş gelince yemeğede koyamam çocuklarım var vaz geçtim).dedi iyikide vazgeçmiş.Kızı ,oğlu evlendi torunları oldu .Aslında çok iyi ah birazda dedikodusu olmasa.
zihninde katil olanlar ama birtürlü başaramayanlar listesinde bu arkadaşta bugün aklıma gelmişti.?; Acaba daha kaç kişi vardı kocasını öldürmek isteyen öyle veya böyle.Fiili öldürmekten çok zihinde öldürüp ölü olarak kabul etmek daha mı iyiydi?.Kinlenerek hayatı kendine zehir etmek kadar insanı yıpratan ne vardı?
Bir uzak komşu da geliverdi aklıma.Benim kızım yaşında idi iki çocuk annesi,güler yüzlü ,hamarat bir ev hanımı.
Kendisini anne ve babas ıarzusu hilafına evlendirmişler.İkide çocukları olmuş,fakat hiç kafasına göre olmayan ,kendi görgüsünden uzak apayrı olan kocayı kabullenmesi çok zor olmuş.
Adamcağız sessiz efendi birisi fakat iç işlerini bilemem bizlere yansıyan bu.Yardım sever,cömert,kendisini geliştirme gayreti içinde olan birisi.Bunların isimlerini vermeden yazmayı dişündüm.Evde birlikte yaşadıkları annesinede adamcağız kendi annelerine anlayış gösteremeyenlere örnek olacak kadar da saygılı ,sabırlı birisi.Aslında hanım kızımız annesinden şikayetçi olmasına karşın adamcağız devamlı sabır gösteren yapıda.Vallahi kendi anlattıkları hiç katkı yok belki eksikleride vardır anlattıklarımın.Sofrada münakaşa çıkıyor ,hanım ucu sivri bıçağı kocanın bacağına saplayıveriyor.Kendisi bunu anlatınca hem dehşete kapılıp hemde kahkahalarla gülmüştüm.Ne hikayelerdi, aklıma bir bir gelince bende güldüm.Şimdi yazarkende gülüyorum zira yaşanmış ve bizzat anlatıldığı için gözümün önüne geldiler ,gülüşüm ondan.
Kimbilir daha ne kadar çok tu, insanları konuşturup dinlesek
.Hepimizin demekki düşüncesi ile işlediği cinayetler vardı.Bunu kimse inkar edemez.Sırf öldürüp yok etmek değil ,kin tutmakta bir nevi zihninde, karşındakini öldürmek değilmi?..
Bir başka komşuda var,onlarla sokakta selamlaşmaktan başka ilişkimiz yok.Haklarında çeşitli söylentiler duydum.Çocuklarını evlendirmişler,karıkoca yalnız oturuyorlar.
Hergün bir kavga sesi ile mahalle ayağa kalkar.Kadıncağız önüne gelenle kavga eder,tehditler savurur,sokağada çıkınca sanki o olayları yapan o değil . hayli frapan giyinir saçlarınıda krdeleli tokalarla süsler ,dimdik yürüyüp gider.Birgün yine komşularla kavga etmiş kocasıda müdahale edip içeriye alınca hanım fena hiddetlenmiş ve adamcağızın eline bıçağı saplayıvermiş.Bunu yapandan hiç beklenmez ,görünüşü insanı aldatıyor,zira komşular ona (kontes) diyorlar.Burda keseyim artık yazdıklarım yeterli düşündüklerimde.Psikolojik sorunlarmı,cehaletmi,zayıflıkmı bugibi davranışlar.Ben diyorum ki ne kin tutulsun nede şiddete baş vurulsun.İnsanlar nasıl tabiatı gördüğü kabul edebiliyorsa birbirlerinide öyle kabullensinler ,ne kavga olur nede fiili ve zihinsel cinayetler olur.

1 Temmuz 2008 Salı


Altmışevler den görüntü

Altmışevler den görüntü
İzmit körfezinde gün batımı;Eski yol üzerinden.

İstanbula yaptığımız geziden görüntüler

Fatih köprüsünden görüntülediğim boğaz dan bir parça












İĞNEADA

Yirmidört haziran da İğneadaya gittim.Gerçi bu ikinci gidişimdi.Denizi ve kumsalı çok güzel.Yemyeşil ormanlar,mavi deniz insanı seyrederken dinlendiriyor.Ana yolla göl arasındaki araziyi ,belediye ve orman işletmesi halka açık bir kamp yeri olarak hazırlamış tuvaletler ve su var fakat iki direk dikip de aydınlatmak akıllarına gelmemiş.Kapta olanlar kendi imkanları ile aydınlanıyorlar.sık sıkda çöp alınıyor.orada aylarca kalanlar var kendilerine yer ayırıp etrafını da çevirerek sahiplenmişler.domates biber ,çiçek ekenler bile var.Geçen yıl gittiğim zaman bir tane keçi ve köpek ve balık besleyen vardı bu yıl aynı adam kanadı kırık bir martıyı tedavi ederek ona bakmaya çalışıyordu.Köpeklerini bile getirmişler.Aylarca kalanlar minübüsle ,hertürlü ihtiyaçlarını karşılayacak eşyalarını da getirmişler.jeneratör bile kullanıyorlar hem aydınlanıp hemde buzdolabı ve televizyon da kullanıyorlar.Yani o ortamda lükslerinide yaşıyorlar.
Sabah erken saatlerde kuş sesleriyle uyanmak çok güzel.Akşam olunca gölden gelen kurbağa sesleri kulakları tırmalıyor.Kurbağalar o kadar çokki hepsinin sesi birbirine karışıp yoğun bir gürültü çıkarıyorlar fakat o bile insanı rahatsız etmiyor.Hayrettir ki kara sinek yoktu.Az bir sivri sinek vardı ona da çare zaten vardı.Of veya sinkov denen likitten sürünce saatlerce rahat ediliyor.Haftada bir pazarda kuruluyor iğneadada.marketleri var her aradığınızı bulabiliyorsunuz.Kamp yerine yakın olması dolayısı ile on dakika yürüyerek gidiliyor.
Yine belediye halka hizmet olsun , denizden çıkanlar duş alabilsinler diye iki şer adetde sahile kabinler koymuşlar.

İĞNEADA GEZİM,DEN;

Bütün çekmiş olduğum resimleri bloğuma koymama olanak yok,onun için en beğendiklerimi sergiledim.Yalıkavak hatıralarıda buraya hapsedilmiş oldu.

EVİN BALKONUNDAN BİR GÖRÜNTÜ;


Bu manzaraya doyamadım.

KOYUN AĞILI;

Burası bodrum girişinde rastladığım bu tarihi yapıcık,eskiden koyun ağılı olarak kullanılıyormuş

SİTEDE OLAN HAVUZLARDAN BİRİ;

Siteye bol miktarda havuz yapılmış.Tatlı su ile dolu olanlarva deniz suyu olanlarla dolu olanlar.Otuzbeş santim derinliğinde,çocukları da düşünerek yapılmış.

YİNE SİTEDEN BİR GÖRÜNTÜ


SİTENİN PLJI;

sabah saat altı da kalkıp,biraz yürüyüş yaptıktan sonra ,Sessiz plajın resmini çektim.

ÇEVRE ÇOK GÜZEL;

Evet, çevre çok güzel düzenlenmiş,çok beğendim.

BAHSETTİĞİM DAĞDAKİ EVLER;

Yukarda bahsettiğim dağdaki siteler.

TİLKİCİK MEVKİİNİN EN UÇ GÖRÜNTÜSÜ;


Yeşil görüntüler adanın uç kısımlarını gösteriyor. karşıdan görünen binalar da Yalıkavak'ın uç kısımları.Sahil kesimlerine yapılan siteleri anladımda,dağların en tepelerine yapılan siteleri bir türlü anlayamadım.Çıplak tepelerin üzerine kurulan siteler bana anlamsız geldi. Haydi buraların manzarası var ya iç kısımlarda dağların arasında yapılan sitelere akıl erdiremedim.İnsanlar buralardan aldıkları evlerde nasıl tatil yapıyorlar.Herhalde kağıt üzerinden ,görmeden satın alıyorlar diye düşündüm.

SİTEDEN BİR GÖRÜNTÜ

Sitede ağaçve çiçek bol miktarda vardı.Begonfil,japon gülü,mavişler,yasemin,rengarenk güller,sardunyalar,la Cennet gibi ortam yaratılmış.

SİTENİN PLAJI;

Karşıdan görünen Yalıkavak da koya ayrı bir güzellik veriyor.Torunum Dora doyasıya kumsalda oynayıp tadını çıkardı.

TİLKİCİK MEVKİİNDE GÜN BATIMI

Balkondan günbatımını görüntüledim. Adeta yutmak istedim.

9 HAZİRAN YALIKAVAK TAYDIM;

Kızım,damadım,annesi,torunum ve ben hep beraber Yalıkavak Tilkicik mevkiinde bulunan devre mülklerine gittik.Dairenin manzarası harika idi.Balkonda oturup kahvelerimizi yudumlarken doyum olmayan manzara karşısında mest oldum.Bulunduğumuz yerin dizaynı o kadar güzeldi
ki çok beğendim.Başka yerlere gitmesekde doyurdu.