24 Mayıs 2008 Cumartesi

İstanbula yaptığımız geziden görüntüler

Bugün Enverle İstanbula gittik.Benim televizyondan reklamını izleyip,beğenerek aldığım oltanın arızalı çıkması üzerine değiştirmek için bu yolculuğu yaptık.Sabahleyin onu on geçe treni ile gitmiştik.Önce kızım Lale nin yanına uğradık .Orada birer kahve içtikten sonra ,vapurla karşıya geçtik.Oltayı verip ,otobüs le taksime geldik.resimler çekip ,İstiklal caddesinde bir yerde yemek yedik.Geze geze tünele kadar yürüdük .Bu arada alışverişde yaptık.Sokak konserini de dinledik.
Tünelden karaköy e indik.Koştura,koştura Kadıköy vapuruna yetiştik. Vakit hayli geçmiş gün de dönmeye başlamıştı.vapur dan inmeden bir resim daha çekip bu güzel görüntüyü yakaladık.
Tekrar Lale ile Kadıköy iskelesi önünde buluşup birer çay içip trene yetişmek için koşturmaya başladık.O kadar yol yürüdüm hiç yorulmamıştım amatreni kaçırmamak için yürüyüşüm beni hayli yordu,zira ayak bileklerimin kırılmış gibi ağrıdığını hissettim.Kendimizi trene attık,üç dakika sonra hareket ettik.sağsalim İzmit e geldik.Neyse ki trende ayak ağrılarım dinlenince geçti.Eve geldiğim zaman hemen resimleri bilgisayara indirip bloğuma ekledim.
İstiklal caddesinde gençlerin verdiği konseri zevkle izledik.Aşık veysel'den türküler sölüyorlardı.O kadar güzel sölüyorlardı ki son derece duygulandım.söyledikleri türküyü bu kadar duyarlı okuyan hiçbir icraacı dinlemedim.üstelik mikrofon da yoktu. Enverle durup dinlerken arkamızda oluşan kalabalık da aynı zevki almış olacaklardı ki türkü bitene kadar dinlediler.
İSTİKLAL CADDESİNDEN BİR PARÇA GÖRÜNTÜ.
İSTİKLAL CADDESİNDEN BİR PARÇA GÖRÜNTÜ.

İSTİKLAL CADDESİNDEN BİR PARÇA GÖRÜNTÜ.

BEYOĞLUNDA AVRUPA ÇARŞISI.BURASI BİR PASAJ. TURİSTİK EŞYLAR SATILIYOR.
BEYOĞLUNDA AVRUPA ÇARŞISI.BURASI BİR PASAJ. TURİSTİK EŞYLAR SATILIYOR.

ANITIN DİĞER YÖNDEN GÖRÜNÜŞÜ.
TAKSİM ANITI.
BEŞİKTAŞ İSKELESİ.
ÜSKÜDARDAN BİR PARÇA GÖRÜNTÜ.ARKA PLANDAÇAMLICA TEPELERİ.

BURASI iSTANBUL'UN SİMGESİ OLAN KIZ KULESİ.
kADIKÖY ADALAR İSKELESİ.
eSKİ HADARPAŞA LİSESİ,ŞİMDİ TIP FAKÜLTESİ.
şEHİR İÇİ VAPURU.kARAKÖY VE KADIKÖY ARASINDA İŞLİYOR.
HAYDARPAŞA GAR BİNASI.
HAYDARPAŞA GAR BİNASI.

Kadıköy'de tyatro binası.Bu bina eski yıllarda hal binası idi.

18 Mayıs 2008 Pazar

ŞOK HABER

Salı günü sabahleyin telefon sesi ile uyandım. Lüleburgaz'daki kızım arıyordu. Kocasının kız kardeşi aniden geçirdiği kalp krizi ile hayatını kaybetmişti. O kadar acı duydum ki anlatamam. Kadıncağız genç denecek yaştaydı, henüz kırk yaşında, üç tane de yavrusunu arkasında bırakmıştı. Saat onbirde kalkan arabaya kendimi zor attım.İkindi namazından sonra defnedeceklerdi. Neyse bende saat dörtte orada oldum. Evine gittiğim zaman o kadar duygulandım ki, bahçeli bir evde oturuyordu. Çiçek saksılarını hazırlamış, bazılarına tohumları ekmiş, bahçeye kıvırcıklar maydonoz gibi bazı bitkileri kullanmak üzere kadıncağız ekmiş, fakat yemek kısmet olmadan çekip gitti. Komşu ve akrabalar son vazifelerini yapmak için orada toplanmışlar, sessizce döğünüyorlar, genç olmasına yandıklarını söylüyorlardı. Herşey boş işte, hiç ölmeyecekmiş gibi çalışmış çabalamış, herşeylerini düzene koymuş ama bırakıp gitmiş. Bu dünya kime kaldı ki.. Aslında hiçbir şeyi dert etmemek, hırs yapmamak lazım.Üzüntülerle sevinçlerle, mutluluk ve hüzünlerle geçen bir hayat aniden sönüp gidiyor.Herşey geride kalıyor. Götürülen sadece amelin. Şu ortalığı tozu dumana katıp soyanlar, haksız kazanç peşinde koşanlar, birbirine kötülük yapanlar acaba hiç sonlarının geldiğinde, herşeyi geride bırakacaklarını bilmiyorlarmı diye düşündüm. Hayatı güzel yaşamak, hep iyi olmaya çabalamak, diğer insanlara el uzatma erdemliliği göstermek daha iyi olmaz mı? Bu dünyadan çekip gittiğin zaman (bir mikrop eksildi) dedirteceğine ( keşke daha yaşasaydı ne iyi insandı, onun gibiler neden çok yaşamazlar) dedirtmek de vardı. Kafam allak bullak oldu. Her ölenin arkasından düşündüklerim bunlar. Acaba benim arkamdan ne denecekti.

GÜN BATIMINDA SARAYBURNU Sevdiklerimin duvarlarını süslüyorlar bende haz duyuyorum.

Güneş hayli inmiş batmak için, kızıllaşan bulutlar ve suya vuran gün ışığı beni hayli etkiledi. Güneşi arkasına almış Sarayburnu adeta kendini gizliyor gibi. Suları yara yara giden motor da Allah bilir balıktan dönüyor. Beni bu manzara etkiledi hemen resmini yaptım. Bloğuma koyuyorum ki kopyası bende de bulunsun, zira yapmış olduğum resimleri hediye etmekten mutlu oluyorum.

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ'NİN BAHAR YÜRÜYÜŞÜ

Çekmiş olduğum resimleri tab ettirmek için gittiğim stüdyodan çıkar çıkmaz bir ses yoğunluğu ile karşılaştım. Ellerinde pankartlar, bayraklarla marşlar söyleyen gençlerle karşılaştım. Hepsi neşe içinde, coşkulu bir vaziyette, yürüyüş yolundan geçiyorlardı.
Çok duygulandım, hemen kameramı çıkarıp, videoya kayıt yaptım. Adreslerini alıp kendilerine göndereceğimi söyledim.
Evime geldiğim zaman bir kaç tane cd'ye kopyaladım. Ertesi gün Ali Bektaş isimli arkadaşa iletmesi için verdim. Baharın gelişini kutlamak için her yıl yürüyüş yaparlarmış. Bazı genç kızlarda üzerlerine tuvalet giymişlerdi. Rengarenk bir görüntü, bir neşe curcunası olarak yanımdan gelip geçtiler.
Herzaman neşeli olmanız dileği ile nice baharlara çocuklar.

13 Mayıs 2008 Salı

AĞLAYAN MELEK



İzin isteyip fotoğrafını çektim ve yağlıboya olarak tuale aktardım. Sessiz sedasız ağlaması içimi sızlattı. Hayat şartları onu hayli çökertmiş. Yıllarca çay bahçelerinde, çayla uğraşmış, inek beslemiş, yaylalara yaya çıkıp otlar dermiş, sırtında taşımış. Yedi çocuğa analık yapıp büyütmüş. Kızlarını gelin edip, oğullarına gelin almış. Kimi okumuş şehire gitmiş, kimisi yanında otururmuş. İlk kızından olan torunu Mahmut'u o kadar çok seviyormuş ki, bütün evlatları bir yana o bir yana imiş. Sevgili torunu çıktığı ağaçtan düşünce komaya girmiş. Çocuğu doktora götürmüşler fakat kurtaramamışlar. Devamlı ağlayıp göz yaşı dökmesi ondanmış.(ne zaman oldu bu olay) diye sordum( aman kızım geçen yıl kaybettik ama oynayan çocukları görünce onu hatırladım)dedi. Bende o gün öldüğünü sanmıştım. Fakat sevgisinin büyüklüğü karşısında ona hayran kaldım. Trabzondan kalkıp gezmeye gelmişler. Akrabaları varmış. Kendisini kızı getirmiş hava tebdili için.( ahhhh dedi torun da ne tatlı, insan evladını unutuyor onların sevgisi çok başka) diye sızlandı. Biraz konuştuk, kendisine resmini yapacağımı söyledim. Tamam ne yaparsan yap dedi gülümsedi.(ha kız ben genç değilim, güzel hiç değilim neyine yapacaksın ki resmimi ) dedi. Evet çirkindi, hakikaten erkeğe benziyordu ama ben nedense onun resmini yapmak istedim. Sert ifadesinde yumşacık bakışları vardı. Kocaman burnu, iri elleri ile, gözlerinden akan yaşlar beni çok etkilemişti. İsmini sordum (melek) dedi. Kızı da gülümseyerek (adı gibidir ) dedi. Allah uzun ömürler versin. Adı gibi huyuda güzelmiş. Önemli olan da zaten o değil mi?.

5 Mayıs 2008 Pazartesi

SAKLI GÖLE GELEN SU


Cumartesi günü oğlum, eşi, kızı, damadım, küçük kızım ve iki kızı ile saklı göle gittik. Gölü besleyen suyun, küçük şelaleler ile akışını görmeye gittik.Yemeğimizi yedikten sonra bu yol bize iyi geldi.
Çok zorlu yerlerden geçip, yağmurunda etkisi ile kayganlaşan tepeciklerden tırmanarak, suyun çıkardığı gürültüyü dinleyerek, seyrine doyum olmayan görüntüler yakaladık. Daha öncede bahsettiğim gibi harika bir yer.Hem şehre yakın olması hemde ulaşımı kolay olması dolayısı ile
insanların gidip kafa dinleyecekleri bir yer.

2 Mayıs 2008 Cuma

1 Mayıs 2008 Perşembe





Saklı göle gelen suyun kaynağına gidemedik, çünkü yanımızda küçük torunum da vardı. Suyun sesi vede görüntüsü bizi cezbetti, biraz ileriye gitmeye karar verip oradan görüntüledim. Manzaraya hayran kaldım.



çok güzel,bir daha gidersem kaynağına kadar ilerlemeyi düşünüyorum.



Haziran dan sonra bu görüntüler kayboluyor.Su artık yer altından gelerek gölü besliyormuş.Doğanın bahşettiği bu güzelliğe hayran kaldım ve Allaha ,görebildiğim için şükürler ettim.