27 Aralık 2007 Perşembe

Herkesin Bir gün Başına Gelir

Dün akşam oturuyordum. Saat yirmi üç on da benim yatak odamın duvarına iki defa vurulunca irkildim. Beklenmedik bir vakit olunca korkmadım desem yalan olur. Yan tarafımda yaşlı bir bayan oturuyor yalnız başına, herhalde oğlu geldi de duvara asılacak birşeyvar çivi çakıyorlar gecenin bu saatinde dememe kalmadı iki vuruşla tekrar irkildim. Birkaç saniye sonra dikkatlice kulak kabarttım avuç içi ile vurmaya başladı. Can hıraş bir vuruştu, yüreğim hop etti.
Eyvah kadıncağız yardım istiyor diye yerimden fırladım, koştum pencereyi açıp (ne oldu Meliha hanım) dedim fakat ses yok. Beni aldı bir telaş, eyvah ben kime haber vereyim diye telaşlanırken, aklıma Sabahat hanım geldi. Oda komşumuz fakat, İstanbul'da kızının yanında idi. Arayıp durumu bildirdim. Ben arar sana da bilgi veririm dedi . Kızını aramış oda Almanyada imiş, iş icabı oradan oğluna ulaşmış, haber vermiş. Baktım telefon çalıyor koşup açtım, oğlunun hanımı idi (ne olur eşimle oğlum yola çıktılar, siz mutfak kapısı açıktır ordan girip bakıverin) dedi. Üzerime kalın birşey giyip koştum yetişmek için, çünkü bizim eve bitişik evi ama arka sokağa baktığı için öteki bloğu dolaşmam lazım. Nefes nefese gittim, mutfak balkonuna tırmandım, fakat açık dedikleri kapı kapalı idi. Biraz sokakta oğlunun gelmesini bekleyip, üşüdüğüm için eve döndüm.
Üst kata çıkıp camı açtım, aşağıdan sesler geliyor. Oğlu gelmişti. Ben hala heyecanla, korkuyla ve birazda merakla birini görmeye çalıştım (kadıncağız sesi çıkmadığına gore öldü)diye düşünürken oğlunu gördüm. Sundurmanın üzerine çıkmış (anne anne) diye sesleniyordu. En nihayet sesini duyurdu. İçerden ne dediğini anlamadım, fakat oğlu gene seslendi (kapıyı aç çok merak ettik )Banada teşekkür edip içeriye girdiler. Kadıncağız hem çok yaşlı, hemde yalnız olduğu için ben korkuyla üzüntüyü birlikte yaşadım. Eh birgün seninde halin bu olacak çocuklarının aklına gelir ararlar da ulaşamazlarsa şayet birgün, işleri uygun olduğunda gelirlerse çürümüş cesedini bulurlar. Ölüncede kıymetli olursun iki gün ağlarlar. Devir daim olarak hayat devam eder. Öylece kalakaldım. Kendi kendime (buda yaşamaksa hiç doğmamak daha iyiydi)Tabii ki takdir yaradanın.

25 Aralık 2007 Salı

İşte şeker pancarı

Şeker pancarının topraktan çıkmış hali. Alt tarafının aşağı doğru konikleştiği malum ama satan adamcağız kesmiş. İçlerinde o kadar büyükleri vardı ki tencereye sığmaz diye almadım. Bu en küçüğü idi o bile bir kilodan fazla geldi.

Şeker pancarı

Çocukluğumda annem şeker pancarı haşlayıp bize yedirmişti. Yıllarca o tadı ve kokuyu hep aradım. Çocukken yenen veya yaşananlar unutulmazya bende bu pancar denen nesneyi bir türlü unutamadım . Her pazara gittiğimde aradım bulamadım. Geçen yıl Lüleburgaza gittiğimde tarlada pancar sökenleri gördüm, hemen pazara gidip baktım, pazarada getirmemişlerdi . Damat beye söyledim, oda yenirmi deyip, o taraflı olmadı. Bana gelirken pancar pekmezi getirmişlerdi. Hiç benim istediğimin yerini tutarmıydı. Bugün sağlık ocağına gitip, çıkışta pazara uğradım. Tam alışverişimi yaptım dönüyordum ki pancarları gördüm. Adamcağızın birisi satıyor, sordum pancardamı satıyorsun diye (istedilerde getirdim abla) dedi. Demekki benim gibi arayan varmış dedim hemen aldım. Aslında pisboğaz değilim ama nedense bana takıntı oldu. Eve gelince hemen yıkayıp haşladım ve dilimledim. Tadına baktığım zaman beni taaa çocukluğuma götürdü. Rahmetli annemi hatırladım. Onu rahmetle anıp ,hazırladığım pancarı bloğuma koydum.
pancar hevesimde gerçekleşti. bulursanız tadına bakmanızı öneririm.

22 Aralık 2007 Cumartesi

Kurban bayramı

Kurban bayramında evdeydim . Çocuklarım bu defa bana ziyarete geldiler. Torunlar, kızlar, gelin, damatlar hep bir ardaydık. Benimle beraber onyedi kişiydik. Bayramın üçüncü günü hepsi başka ziyaretleri olduğu için gittiler. Torun çığlıkları, büyüklerin konuşmaları eve canlılık getirdi. Hepsi evlerine dönünce ev, suyu çekilmiş değirmene döndü. Bende oturup yazayım dedim. O kadar mutlu oldum ki Allah herkese böyle mutlu günler yaşatsın. Herkes mutlu, mesut olsun . Her günü bayram sevinciyle yaşasınlar. Amin.

Beykozdan bir parça manzara

Beykoz'un güzel yalılarından, ama ne amaçla kullanılıyor bilmiyorum, restore edilerek kullanılıma yepyeni olarak açılmış. O evlerden birinde oturmak isterdim. Benim olta sudan hiç çıkmazdı herhalde. Bir taraftanda resim yapardım. Ev değilde evin konumu beni cezbetti. Manzara da güzel, gel keyfim gel.

Bayram ziyareti

Oğlum ve kızlarım, Ramazan bayramında amca ziyaretindeler. Yengenin hazırlamış olduğu güzel mamalarla donatılmış sofra başında.

Bayram mutluluğu

Bayram:Bayramlarımız çok neşeli geçer, çünkü yavrularım gelirler. Ben onların gelmesini çok heyecanlı beklerim, hepsini de çok seviyorum. Eşleride benim için aynı değerde çünkü ben hepsini de çok seviyorum. Ramazan bayramını kızımın evinde kutladık. Daha sonra damadımın annesine gittik. Kader arkadaşı gibi idik,çünkü kırk gün ara ile eşlerimizi kaybettik. Bayramın ikinci günü eşimin erkek kardeşine ziyarete gittik.
Son günüde kızım Haleye toplanıp geldiler. Babaları sağ iken ve çocuklar bekarken, babaları ve ben ayakta onların tek tek gelip bayramlaşmasını beklerdik. Sonra en büyük yaşta olan yanıma gelir kardeşinin tebrikini kabul eder, bu böyle yaş sırasına göre gider ve biterdi . Sonra kahvaltımızı yapar, gelecek misafirlerimizi beklerdik. Çocuklar evlenip evden ayrıldıktan sonra misafir gibi gelmeye başladılar. Genede bizim evde bayram çok güzel kutlanır.

Beykozda balıkçı kayıkları

Beykoz çok güzel bir yere kurulmuş, İstanbulun bir semti. Boğaz girişine yakın olması dolayısı ile balık bol olacak ki balıkçılıkla uğraşan çok .Sahil boydan boya balıkçı motorları ve sandallarla dolu. Burada balık heryerden daha ucuz ve sahilde balıkçı lokantaları var.
Ben Beykoza gittiğim zaman oltamı da götürüyorum.Balık olsada olmasada sahilden manzara çok güzel, doyumsuz. Balık yoksa bile sahilde banklara oturup bir sigara yakıp, manzara seyrediyorum. Her defasında aynı manzarayı görmek hiç beni sıkmıyor.O kadar güzelki.

BEYKOZ

Ayın onbeşi gibi Beykoz'daydım. Yol kenarında eski Osmanlıdan kalma ahşap evlerin resimlerini
çekmeye çalışırken, birden iki katlı bir binanın çatısında köpekleri görünce beni ister istemez bir
gülme krizi tuttu. Hani karadeniz türküsü varya dambaşında kediler miyav miyav dediler diye, şimdide dam başına köpekler çıkmış , iki taneside çatının öteki tarafında.Yan gelip yatmışlar caddeyi seyrediyorlar. Benım çok hoşuma gitti . Sizler nasıl buldunuz?.

15 Aralık 2007 Cumartesi

Güller ve dikenler

Her çiçeğin kendisine özgü bir güzelliği var bakınca ayrı ayrı bu bundan daha güzel diyemiyorum. Fakat gülün haşmetide bir başka, duruşu çok asil. Göz dolduruyor bakmasını bilene. Bahçemde, elime geçen çiçeği ekmekle kalmayıp baş köşeyede gülü oturtuyorum tabiiki.
Şu görüntüye bakın, ammada çalımlı ha varmı benden alası der gibi kurumlanmış oturuyor hasbam.

Garip kediler

Sokak kedilerini görünce çok acıyorum . Sokağa çıkınca bakkaldan süt alıp veriyorum.Zavallıcık kabın dışına dökülen bir parçacık sütü bile ziyan etmekten korkuyorcasına dışarıya dökülmüş bir parça sütü bile ziyan etmemeye çalışıyor, önce döküleni yiyor. Öylede güzelki tekircik, onları sevindirmek beni mutlu ediyor.

Aşkım meyvalar

Mandalinalar ah mandalinalar... Kabuğunu hşırt diye soyup, dilimleri at ağzına dilinle damağına bastırıp balon gibi patlat ve yut. Ne yapayım o kadar çok seviyorum ki yeme şeklim bile başkasından farklı, ben yerken bile eğleniyorum buda benim tarzım. Sevenlere afiyet olsun.

Nar tanesi

Yemesinden hoşlandığım şeyde meyva, her meyvayı severim. Bana yemek yerine meyva ikram etseler daha çok makbule geçer. Birgün nar yerken aklıma resmini yapmak geldi. Vallahi bayağı benzetmişim hani .Resmini yapar yapmaz mideye indirdim.

Kaçkarlardan manzara

Hey yavrum işte yine bir Karadeniz manzarası. Kardenizlilerde kıymetini biliyorlar bu yörenin, anlatırken gözlerinin parladığını görür insan. Tabiiki büyük şehirlere gelipde beton yığınlarını gören her Karadenizli Karadenizden söz ederken gözleri ışıldar şüphesiz.

karadenizden dağlardan manzara

Canım Karadeniz... Ben seni ne kadar çok seviyorum ki hep resmini yapıyorum. Sisli dağlarınla duvak giymiş geline benzetiyorum seni .Yeşilin bile farklı, insana yaşama sevinci veriyor. Ağaçların daha bir haşmetli, insanı kucaklayan ana gibi. Seni seviyorum Karadeniz.

NAKIŞ

Hobilerimden biride nakış yapmak. Makinanın başına geçince rengarenk ipliklerle boğuşmak bana ayrı bir zevk veriyor. Kızlarımın çeyizlerini bitirdikten sonra sıra torunlara geldi.Beş tane kız torun hepsine de işlemek istiyorum, bakalım inşallah Allah müsade ederse bende işlerim.

Artist kartopu

Kartopu insanlara özeniyordu demekki, oturuşa bakın. O köşede kocam oturuyordu herzaman.
Gitmiş onun yerine oturmuş, kızımda resmini çekmişti.İlginç değilmi?.

kartopu

Çocukluğumdan bu tarafa dört tane kedi besledim. Yukardaki kedi gibisini hiç görmedim.
Kızım Hale bu kediyi bana getirdiği zaman altı aylıktı. O kadar akıllı bir yaratıktı ki bazen
şaşırıp kalıyordum ,hayvanında akıllısı varmış,aptalı da. Tıpkı insanlarda olduğu gibi.
Kendisi ile devamlı konuştuğumdan olacakki her söylediğimi anlardı. Son derece yaramaz,
oyun oynamayı seven,şaka yapan bir kedi idi. diyeceksiniz kedi şaka yaparmı?
Evet bu kedi şaka yapıyordu. Oturduğumuz ev dubleks yukarıya çıkan ayak sesini duyar duymaz hemen merdivenin başına gider korkuluk duvarını siper alır kazaran elini merdiven
başına koyan olursa hemen patileri ile o ele girişirdi. Komşum Nevin hanım bunun ani saldırmalarından ürker aman bana gelme kartopu benden uzakta otur derdi. Odada kaç kişi olursa olsun Nevin hanımı görünce oda kapısında pusuya yatar poposunu sallar sallar o kadar kişinin içinde Nevin hanımın bacaklarına saldırır onu ciyak ciyak bağırtırdı. Onu öyle özlüyorumki: ne oldu diyeceksiniz; birgün bu haşarı evden kaçtı çağırdım gelmedi hep etrafımda dönüyor fakat yanıma gelmiyordu. bende evde istavrit balığı vardı kuruğuna ip bağlayıp önüne fırlattım.Yavaş yavaş kendime doğru çekip güya onu yakalayacaktım,fakat o kadar atik bir kedi idi ki balığı kafasından alıp kaçtı. Benim etrafımdada fır döndü gibi koşuşumaya başladı.
Oynasın bari deyip eve gittim.Onu okadar seviyordumki hemen özledim. yarım saat sonra dayanamayıp aramaya çıktım . Gidiş o gidiş kartopu yok günlerce aradım. kartopu yok.
Kartopunu çalmışlardı belli çünkü onu görenler pekbir ilgili idiler . Çocuğunu kaybetmiş ana gibi
aylarca ağladım o kadarki alışverişe giderken bile aklıma geldiği an gözlerimden sicim gibi yaşlar aktı. Yüreğimin yandığını hissettim . Kocamda bana kedi yasağı koydu ( birdaha bu eve kedi girmeyecek)dedi.Şimdi bende resimleri kaldı. Enteresan oturuşları vardı kızım hemen resmini çekmişti onlara bakıp hala özlediğimi içimin yandığını hissediyoru. Çalana çok beddua ettim.
Kimse başkasına ait olan birşeyi almasın boynunda tasması olan sahipli demektir bu resmen hırsızlıktır,alanın iki eli kurusun . o kadar acı çektimki hiçde tövbe etmem.

Karadeniz

Karadeniz ,Karadeniz... Karadenizli değilim ama nedense karadenizi seviyorum. Severek yaptığım Kradeniz'den bir parça manzara. Gün batımında balık avlayanlarla kıyıdan görüntü. Sanki o avcıların arasındaymışım duygusuna kapılıyorum her baktığımda.

KAMEDER Balık Tutma Yarışması

Kamederin düzenlemiş olduğu oltayla balık tutma yarışmasına 2 Aralık pazar günü bende katıldım. Yarışma Sekaparkta düzenlendi. İki saatlik yarışmada balık olmayan yerde balık tutmak için yüzdoksan kişi cebelleşti durdu .Üç kişi kefal bir kişi de zargana yakalayabildi. Ben ümidimi kesince, bir saatlik boğuşmadan sonra pes ettim. Damadım Enver de o arada yanıma gelmişti. Yarışmadan çekilip, Kameder'e üye olup, oradan ayrıldım. En azından üyeliğimi yaptırıp o havayı solumak bile bana çok iyi geldi. Boynuma taktıkları yarışma kartınıda alarak oradan ayrıldık. Körfezin kirli olması ve balık kıtlığı dolayısı ile üç kişinin dışında kimse birşey yakalayamadı. TV KIRKBİR'den muhabirler bayan olmam dolayısı ile benimle ropörtaj yaptılar. İki gün sonrada TV'den izledik. Kaç yaşındasınız, nerden merak sardı, bizim annelerimiz komşuları ile oturup sohpet ederken siz balık avındasınız, kaç yıldır avlanıyorsunuz, nerelerde avlanıyorsunuz ? gibi sorular sordular. Eh en azından TV'ye çıktım o da birşeydi.