22 Ekim 2009 Perşembe

24 SAATİR YASTAYIM

Sevgili kedim pamuk;Onu o kadar seviyordum ki sanki benim bir parçam gibiydi.Çok akıllı ve hareketli bir kedi idi.Resmen benim anlattıklarımı dinler sorduklarımada anladığını belli edrcesine kendine göre cevap verir,komşular bile hayret ederlerdi.Sık sık bahçeye çıkmak ister bende hayır derdim.Çok zaman hayırlarımı dinler kapıdan geri çekilir di.Yavrusu biraz büyüyünce bahçede oynasınlar diye bırakmaya başladım.Bebeğine son derece düşkün,çok da kıskanç bir kedi idi.Benide kıskanır gellen arkadaşlarımla rahat sohpet ettirmezdi.Üç yaşına gelmesine rağmen hala oyun oynar,kapı üzerlerine çıkıp yatar birde seslenirdi ki kendisine bakayım.Sokağa pek çıkmadığı için ağaç tepesine çıkar fakat inemezdi.Bir defasında itfaiye çağırdım ,son ongün önce çıktığındada ben ağaca çıkıp almıştım.
Bu arada bebeğide üç buçuk aylık oldu.Dün tekrar bahçeye çıkmak istediler.Kendilerini bıraktım, kendisine de kızım uzaklara gitme çabuk gelin hadi bakalım derken de komşu ile gülüştük
Ondakika sonra seslendiler kapıyı açtım içeri girdiler.Tavuk ciğerini çok seviyorlardı hazırlayıp mama tabaklarına koydum .Hergün yemeklerini yedikten sonra uykuya yatarlardı.Nedense yatmadılar.Yine kapıya gitti haydi hava soğuyunca zaten sizi bırakmam bugünde çıkıp oynayın diye kapıyı açtım.Yavrusu ile beraber çıktılar bende yukarıya çıktım.
yarım saat sonra ses duyunca inip kapıyıaçtım.Yavru hızla içeriye girip doğru yukarıya çıktı.
pamuğa seslendim pamuk gel kızım dedim ses yok.Eh geziyordur deyip bende yukarıya çıktım.
yavrunun adı benekli.Benkli diye seslendim aradım yok ,banyoya girdiğim zaman çamaşır torbasına girip sinmiş kendisini alıp sevmek istedim fakat direndi bende bıraktım.
Ondan bir saat kadar sonra komşu seslendi balkona çıktım bana bu senin pamuk mu dedi .
Bulunduğum yarden birşey göremiyordum sordum ne yapıyor oraya mı yatmış? gelde bir bak deyince birşeyler olduğunu anladım.Fırlayıp sokağa çıktım birde baktım ki kaskatı yatıyor.
Gözleri yuvalarından fırlamış bahçe duvarı da hep kan içinde kalmıştı.
Aman allahım bu bir vahşetti.Çünkü tam bahçe duvarının hizasında taıyordu.
Dar bir sokak olmasına rağmen oradan bazı kimseler oto yolda gider gibi araba kullanıyorlardı.
Demekki birisi vurdu gitti.Zavallı hayvan tamamen başından darbe almıştı.Hayvancağıza kaçma fırsatı bile tanınmamış.Ben koptum tabi .Ben gitmeden komşularda oraya gelmişler lanet okuyorlardı.Hepside pamuğu seviyorlardı çok üzüldüler,sessizce ağladılar.
Benim böğürür gibi sesim çıtı kendimi kaybetmiştim.Eve dönüp büyük bir poşet aldım kediciğimi poşete sarıp çöp konteynerine götürürken motosikletle birisi ana yoldan geçiyordu zaten söylenerek gittiğim için bütün hıncımı o tanımadığım adamdan aldım.Adam gibi kullanın adam bir vesaite binince kendinizi kaybetmeyin.Adam gitti ben dönüşte araba geçiyormu diye dönüp baktığm zaman adam ikiyüz metre ilerde durmuş benden tarafa bakıyordu.Ben bozuntuya vermedim eve gittim.Ama o kadar üzgündüm ki hıçkıra hıçkıra saatlerce ağladım.
Gittim yavruyu kucağıma aldım hayvan titriyordu hayret ettim neden titriyor diye meğerse annesi gözünün önünde öldürülmüş.Bunu bana başkası söylese idi inanmazdım.
Meğer yavrucak korkudan çamaşır torbasına girmiş.
Bunları neden yazdım; Hiç bir kimse arabasına bindiği zaman karayollarını babasının çiftlik yolu gibi görmemeli.Aniden bir çocukda o kapılardan birinden çıkabilirdi ve bir yaşlıda.Aniden
karşılaştığı bir arabanın önünden kaçma fırsatı olmayabilir.
Ölene kadar vicdanı olan rahatsız olur tabi vurup kaçanlarda vicdan olmayacağıda kesin.
Aşağı yukarı hergün bir kedi veya yavrusunu ezip gidiyorlarmış komşular benim kedi öldü de söylediler.daha önce duysaydım asla bırakmazdım.
Hayvanda olsa oda can taşıyor,onunda yaşama hakkı var.kaldı ki yavrularıda oluyor.
Bir gün oldu yavrusu anneyi arıyor,mama yemiyor. O kadar mahsunlaştıki onun annesini arayışını gördükçe ben kahroluyorum ,keşke bıarkmasaydım diye hayıflanıyorum.Gözlerimden ister istemez yaşlar boşalıyor.
Bu gibi duyarsız,bencil kişilere aynı akibeti temenni etmedim desem yalan olur.

4 Ağustos 2009 Salı

Çok tatlı şu görüntüye bakıpda hayvan sevmemek nasıl bir duygu acaba diye düşünmemek eldemi?

bebek artık bir aylık oldu.sese ve görüntüye tepki vermeye başladı.


burada yirmi günlük olan bebeğinden hiç ayrılmayan pamuk hanım,iki gün yemek yemeden ,hiç sepetinden çıkmadan yattı bebeğiyle.ben bu manzaraları gözlemlediğim zaman ,insan veya hayvan olsun annelik duygularının aynı olduğuna da bire bir şahit oldum.Onu temizlemesi,kucaklayıp yatması beni çok etkiledi.Üç haftalık olduğu zaman bebek sepetinden çıkıp dolapla duvarın arasına girmiş.Annenin bir çırpınışı ve benden yardım istercesine ,bir bana gelip miyavlaması birde yavruya koşturması beni çok duygulandırdı.bu çırpınışlardan sonra bebek kendi kendisine girdiği yerden çıkınca annesinin rahatlamasını da gözlemledim ve onun o çırpınışlarını gördüğüm zaman nasıl duygulandığımı anlatamam.hayvan da olsa bir anne idi ve yavrusu için çok endişelenmişti.

PAMUK 5 TEMMUZ DA YAVRULADI

Beş saatlik olan bu yavrunun annesi Ankara cinsi.Kendisi bir melez oldu.Çok sevimli olan bu yavruya ilgi hayli yoğun oldu.Tek yavru olması dolayısı ile annesinin ilgisi de o denli fazlaydı.
Yavrusunu çok kıskandı evde olanlara hayli zorluklar yaşattı.
yavrusunu görmek isteyenlere çok hırçın bir şekilde saldırp öfkesinide benim bacaklarımı tırmalayarak tepki verdi.
Şimdi yavrumuz bir aylık oldu annede hayli yumşadı.artık elime alıp sevebiliyorum hiç sesini çıkartmıyor.

8 Haziran 2009 Pazartesi

KİTAP FUARI BİTTİ

Pazar günü, kitap fuarı nın son günü idi.Arkadaşlarla buluşup saat dörtte verilen bir panele de katıldık.konuşmacı,Adana'dan gelmiş ti.Yüksel Mert adında bir yazar dı.Kendisini tanıtan bir video seyrettirdi,sonunda görüşlerini anlatarak,izmit belediye başkanına da teşekkür ederek konuşmasını bitirdi.Bir saatlik konuşmasında aydınlatıcı bilgiler verdi.
Dinlemeye gelenler de hayli vardı.
Ben bu fuar açıldığı zaman bu kadar ilgi gösterileceğini tahmin etmemiştim.Ziyarete gelenler hayli yoğundu.Çeşitli görüşten olanlar paneller düzenlemişler,kendi görüşlerini açıklama fırsatı bulmuşlar dı.Arzu edenler gidip dinliyorlar ya beğeniyor veya çıktıktan sonra tenkit de ediyorlardı.konuşmacılar gerçi (sorusu olan varmı) diye soruyorlardı.Soru sorabilenler soruyor,soramıyanlar da dışarda eleştiriyorlardı.Herkesin görüşü kendisine ,ister beğenir istemesse beğenmez.

1 Haziran 2009 Pazartesi







MURİNHUR


BU DA YATUGAN


YATUGAN


LİR


ÇİNG


BUNUN ADI -OKUK


KOCAELİ DE KİTAP FUARI

30 MAYIS'ta izmit'te düzenlenen kitap fuarına gittim...Güzel görkemli bir açılış yaptılar.tabi düzenleyen belediye başkanı idi.Vali,baro başkanı,kasabaların belediye başkanları,yargıç,sivil toplum örgütleri,bir millet vekili, bol miktarda basından misafir ler vardı.saygı duruşundan sonra istiklal marşı okundu ve kurdele kesildi.Sonrası malum,herkes içeriye hücüm etti.o kadar çok stant vardı ki ,yayın organları stantlarını hazırlamış,kendi yayınlarını sergilemişlerdi.
Hepsini tek tek gezip dolaşmak,incelemek olanaksız olduğundan,bir hafta devam edeceği için gezemediklerimi de başka bir güne bıraktım.İlgimi çeken birkaç kitap aldım.torunlarıma masal kitaplarıda alıp,kaynak yayınlarının olduğu stant'a gittim.orada arkadaşlarım vardı.İkram edilen çayı içip tekrar dolaşmaya çıktım.
Benim en çok ilgimi çeken hiç görmediğim müzik aletlerinine ayrılmış köşe idi.Bu aletler bir koleksiyoncuya aitmiş.hepsini merakla izledim.resimlerini çektim.Arkadaşlara veda edip ayrıldım.Tekrar ziyaret etmek, o müzik aletlerini bir daha incelemek isterim.

31 Mayıs 2009 Pazar



darıca da kale


Darıcanın müzesi/Osman Hamdi bey'e ait köşk.

Osman hamdi bey aynı zamanda ressammış. Duvarları eserleri ile dolu görülmeye değer.

Darıca da balıkcı kayıkl arı











KÖRFEZ DE GEZİNTİ

24-5-2009 tarihinde,sivil toplum örgütlerinin düzenlediği bir gemi ile körfezde gezmeye katıldım.Aslında gezmenin amacı protesto imiş fakat ben böyle bir olguya şahit olmadım.
Çünkü darıca ya kadar gidildi,acele bir yemek yendi ve hemen geri dönüldü.
İyiki davete katılmışım,çünkü çok çalışkan,iyi niyetli insanlarla tanıştım.Arkadaşım Şükran'a
teşekkürler.
Protesto amacı körfezde,Dubaili bir iş adamına liman yapımı için hükümetin izin vermesi idi.
Körfezde yeterinden fazla limanlar ,tersaneler yapılmış büyük bir görsel ve fiziksel kirlilik zaten yaratılmıştı.çevreciler,buna isyan edip karşı çıkıyorlardı güya.
Sivil toplum örgütlerine üye bir hanıma sordum.
-Siz buna gösteri mi yaptık diyorsunuz? Bu nasıl karşı duruş?
Omuznu silkti ve
-Vallahi bende anlamadım,ne yapmak istiyor başkan.dedi.
Neyse ben çok keyf almıştım,resimler çektim,bolca deniz havası soludum.
Kıyılar yer yer sisli idi net resimler alamadım.tabi kıyılardaki kasaba ve belde resimleri.

7 Mayıs 2009 Perşembe


İstanbul Kadıköyde 'ki özgürlük parkına gittik.Tarih 2 mayıs.burası daha önce zirai donatımın üzüm bağları ile dolu idi.Demir yolu boyunca da dut ağaçları sıralanmıştı.
Daha sonra oralar istimlak edilip bugünkü halini aldı.Uzun yıllardır gitmemiştim.
Giriş kapısından içeriye doğru biraz ilerleyince karşıma çıkan görüntü çok hoşuma gitti.
Küçük ağaççılardan kırpılmak sureti ile hayvan ve insan figürleri yapılmıştı.kuzu,köpek,ördek gibi birçok figür yeşil bir sahanın üzerinde yerlerini almışlar,çok güzel bir görünüm oluşturmuşlar.İkindi kahvaltısı yaptık ve biraz gezelim demeye kalmadan yağmura tutulduk.
daha gezmenin tadına varmadan adeta parktan kaçarcasına çıktık.bakalım nezaman kısmet olacak birdaha gitmek.

15 Nisan 2009 Çarşamba

Evet burası aylarca medyadan düşmeyen ve işçilerinin kapanmaması için bir hayli çaba sarfettikleri o malum seka kağıt fabrikasının arazisine kurulan, adını da seka olarak alan park.
Sekapark;Bu pazar oraya gittim.bitmiş halini gördüm.Çok güzel bir park olmuş.Ne yazıkki şehir dışında gibi birşey ,arabası olmayanlar hayli meşakkat çekiyorlar.Ha deyince kalkıp gidilecek bir yer değil.
şehrin göbeğinde ,sahilde zaten yapılmış olan bir park var.Oda çok güzel.Yapanların aklına ve eline sağlık demek geliyor fakat keşke fabrika kapanmasa işçiler de işinden olmasalardı diyorum.
Ama olmuş olanlar.İnsanlarımıza ekmek kapısından çok yeşil alanlar lazım tabi ,aç kalıncada çimleri,ekilen çiçekleri,ağaçları kemirerek doyarlar.En azından ben böyle düşündüm.aklma başka birşey gelmedi.








SEKAPARK


7 Nisan 2009 Salı



LİMON ÇİÇEKLERİ

Nisan 'ın üçünde Mersine gitmiştim.Kardeşimin kaldığı eve gittiğim zaman evin balkonundan eğilip aşağılara baktım ,sahil tarafı oluyor, birer dönümlük yol kenerında
limon bahçelerini gördüm.yani iki tane birer dönümlük limon bahçaesi.
Yediveren olduğu anlaşılan ağaçlar,hem çiçek açmış hemde üzerinde meyveleri de vardı.
Daha sonra aşağı inip sahile yürüdük.Görüntü içimi acıttı.Kardeşim açıklamada bulundu.
Mersin'de tulumba durağından Erdemli' ye kadar sahil kesimi hep narenciye bahçeleri idi.
Malesef bazı kişiler rant sağlamak,kara para aklamak amacı ile o bahçeler hep yok edilip yerine bu gökdelenler dikildi.Anamurdan buraya kadar bütün ekim arazileri bu gördüğün hale getirildi.
Yakın zamanda ,çocuklarımız torunlarımıza portakal ağacı bu diyegösterecek ağaç kalmıyacak.
Onlara bol bol resimler çekip bırakmak lazım,zira bütün ziraati öldürdükleri gibi bu meyve ağaçlarını da öldürüp yok edecekler.artık portakal ve limon gibi narenciye de dış ülkelerden geleceğe benziyor.
Bu gördüğün evlerde oturanlar hep çevreci,doğayı sevenler.Söz hakkı da onlarda.Ama ortalığıda talan eden malesef onlar.
doğruydu söyledikleri.Çünkü o portakal bahçelerini bende görmüş ,hatta birisindede bahçe sahibine müsafir olmuş orada bazı dostlarımızla piknik yapmıştık.
Şimdi o zamanları görüp bilmeyenler şehrin ne kadar güzel olduğunu söylerler.
halbuki eski hali çok daha güzel di.Doğal hali bozulmuş,yapay bir güzellik oluşturulmuş.
Sabah ve akşam üzeri mis gibi kokan portakal,limon,mandalina ve her evin kapı önünde ekilmiş yasemin kokuları bütün şehiri kaplar,kokudan mest olurdu insan.
Şimdi belediye kaldırımlara narenciyeden olan turunç ağaçları dikiyor.Herhalde onunda içi çok acımış olmalı.Vicdan rahatlaması gibi bir olgu.

21 Şubat 2009 Cumartesi

BU BİR KARNABAHAR

Geçen hafta alışver,şe gittğim zaman bu ilgin sebzeyi ilgi ile izledim.manavdan izin alıp fotoğrafını çektim.Doğrusu almaya cesaret edemedim.genleri ile oynanmış olabileceğini düşündüm.Birsürü deniz minaresi, sanki birbirine yapışmış gibi görünüm arzediyordu.Dış rengi aynı göründüğü gibi açık yeşil,içi normal karnabahar gibi beyaz.Ama tadının nasıl olduğunu satan bile bilmiyor.

9 Şubat 2009 Pazartesi

KUMRULAR

Bir binanın girişinde,kabloların üzrine yuva yapan bu kumruları dakikalarca seyrettim.Kuluçkada yatan eşini besledi.Sonunda onun yanına oturdu.Herhalde nöbet değişimine kadar eşlik edecek.Boşuna dememişler,birbirlerine saygılı ve bağlı olan eşler için (kumrulargibi) diye.Bunlar tek eşli luşlar.
Cami'in güney yönünden görünümü.

EMİNÖNÜ YENİ CAMİİ NİN BATI KAPISI


Kapalıçarşı' Beyazıt meydanı
yönündeki kapısı.
Kapalı çarşı sık sık güvenlik kameraları ile donatılmış.Ayrıca tavanlarda ki süslemeler çarşının görünüşündeki güzelliklerden.