28 Temmuz 2010 Çarşamba

roma devri-kule

köy çeşmesi

roma-kale kulesi

tören kapısı





27 Temmuz 2010 Salı

Sifke de tapınak

Silifke de Atatürk evi
Atatürk evinin yandan görüntüsü


Silifke -göksu ırmağı





SİLİFKE

Silifke babamın doğup büyüdüğü Mesin iline bağlı bir kasaba.Temmuz 15 de yeğenimin nişan merasimi için Mersine gittim.hayli özlemişim o rutubetli sıcak havasını.
Nişan işi bitipde müsafirlerde evlerine gidince Kapıslıda bulunan deniz evine gidildi.O kadar sıcaktıki hakikaten yumurta pişerdi .Biz iki kafadar bacılar sıcaklara aldırmadan Silifke ye gittik.Babamızın doğup büyüdüğü evi görmek istedik fakat bulamadık.Saray mahallesiydi ama yerleşim bölgesi olmaktan çıkmış, sit alanı ilan edilmiş.
Romalılardan kalma bir tapınak kazılarda çıkmış . Kırılmış sütunlar,yıkık duvarlar sergilenmiş o devirde bunları nasıl yapmışlar diye düşünmemek elde değil fakat her yeri ot bürümüş mezbelelik gibi öylece duruyorlar.
Göksu ırmağını gidip köprü üzerinden seyrettik.Hakikaten adı gibi rengi var.Kenarında ağaçlar büyümüş yemyeşil.Kıvrıla kıvrıla akıp gidiyor.Etrafına parklar,lokantalar yapılmış çok beğendik gidip bizde oturduk.Yemeğimizi yedik.Hızımızı alamadıkhüdainabit olarak çıkıp büyümüş bir incir ağacına iki kardeş saldırdık.Elimizin yettiği yerden olgunlarını toplayıp afiyetle yedik.
Mersin le silifke arasında tarihi kalıntılar oldukça fazla.
Her adımda bir kalıntı görüp hayranlıkla izledik.bilenlerden bilgi aldık.
Helenistik devirden kalma roma yerleşim bölgeleri imiş.Hep dağlardan tarafa şehirler kurulmuş,sahildeki topraklı arazileri ekim yaparak kullanırlarmış.
Hatta Türklerin elinede geçtikten sonra aynı uygulama devam etmiş,arazi alabilenler dağlık kısımları oğullarına sahildeki arazileride kızlarına bağışlarlarmış.(yani değersiz olarak görürlermiş sahili).Şimdi sahilden arazi sahibi olan kızlar zengin olmuşlar ;dağdan arazi sahibi olan erkekler de avuçlarını yalamışlar.(İşte Allahın adaleti).
Hızımızı alamadık ertesi gün de denizden binikiyüz metre yükseklite olan bir dağ köyüne gittik.UZUNCA BURÇ adı.Oradada kalıntıları gördük bilgiler aldık.Tapınak,antik tyatro,sarnıç,su kemerleri,şehrin hala dimdik ayakta duran giriş kapısı,tören kapısı,adak mabedini gezdik.Doğrusu çok etkilendik.Torosların üzerinde bir medeniyet gelmiş geçmiş.
Hala Roma yolu dedikleri yollarda döşenmiş taşların yer yer kalıntılarını gördükçe duygulanmamak elde değil.Nasıl yaşamışlar,bu yollarda nasıl yürümüşler diye düşünülüyor.
Köy halkı oldukça aydınlar.Tanıştığımız köylüler çok sıcak ve oldukçada aydın insanlar.
Bizi de çok sevdiler.Bizde onlardan alışveriş yaptık yarenlik ettik.Altı saat o köyde keyfi olarak kaldık.yayla olduğu için sıcaktan etkilenmedik serin ve kuru bir havası vardı.Aşağıya inip de rutubetli havada ne yapalım dedik.Köyden dört kilometre aşağıda romalılardan kalma şehir kalıntısı varmış ,orayada yürüyerek gidip döndük. Köylü kadınlar bize (gitmeyin sizi bu akşam misafir edelim burada kalın ama saat beşten sonra donarsınız kalmıyacaksanız beş arabası ile dönün yok kalacaksanız biz size kalın hırkalar veririz) Tabi döndük ama ilk fırsatta tekrar aynı köye gitmeye de karar verdik.
Ege bölgesinide gezdim ama buradan daha çok etkilendim hernedense.Hekesin gidip görmesini dilerim.